Rüzgar sörfü deyine ilk akla gelen isim olan Çağla Kubat Diaz, mankenlikten oyunculuğa kadar hakkında merak edilen her şeyi Ege Telgraf’a anlattı
Dünya çapında kazandığı ödüllerle Windsurf sporunu Türkiye’ye sevdiren milli sporcu Çağla Kubat, Ege Telgraf’a samimi açıklamalarda bulundu. 2014 yılında anne olduktan sonra yarışmalara eskisi kadar asılamadığını söyleyen güzel sporcu, 2002 yılında güzellik yarışması, oyunculuk serüvenini ve hakkında merak edilen diğer şeyleri anlattı…
Türkiye’de rüzgar sörfü deyince akla gelen ilk isim sizsiniz. Windsurf serüveniniz nasıl başladı ve ülkemizi temsil ettiğiniz ve sayısız başarıya imza attığınız bu spor, sizin için ne anlam ifade ediyor?
Ben denize ve sörfe aşık bir kadınım. Türkiye’nin en iyi yelken kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’de sporhayatıma başladım. 15 yaşında rüzgar sörfüyle tanıştım. 18 yaşında ise yarışmalara hazırlanmaya başladım. O dönemde olimpik kategoride gerçekten çok iyi antrenörlerle çalışan bir sörf takımımız vardı. Benim de denizle her zaman çok iyi bir iletişimim oldu. Denizle mücadele hiçbir zaman sahip olamadığımız bir şey. Hiçbir zaman ‘ben bunu başardım. Artık beni zorlamayacak su, rüzgar, ülke, deniz ya da okyanus yok’ diyemiyorsunuz çünkü her gittiğiniz yerde bambaşka bir koşulla karşılaşıyorsunuz ve tekrar başa dönüyorsunuz. Doğayla mücadeleyi, adrenalini yaşıyorsunuz.
Denizde veya okyanusta ‘bunu unutamadım’ dediğiniz bir anıyı bizimle paylaşır mısınız?
Yarışmaları bir tarafa bırakırsak rüzgar sörfü aynı zamanda özgürlüğü maksimum seviyede hissettiğiniz bir spor dalı. Sörfünüzle mükemmel bir koyu gezmek, denizdeki canlı dünyasıyla karşılaşmak bu işin en sihirli yanı diye düşünüyorum. Karayip Adaları’nda aynı anda altımdan vatozlar, yanımdan da yunuslar geçiyordu. O an çok farklı duygular hissetmiştim. Tek başına denizle olan iletişim, doğanın içinde olma duygusu, bunun bir parçası olduğunu hissetmek ve denizin içindeki o gizemli yaşama yakından tanık olmak… Galiba beni en çok etkileyen bu oluyor.
‘Eskiden güzellik yarışmaları daha da etkiliydi’
Türkiye Çağla Kubat’ı ilk olarak Miss Turkey Güzellik Yarışması’yla tanıdı. Sonraki süreçte sizi televizyon ekranlarında gördük. Aynı zamanda sörfteki başarılarınızla ülkemizi gururlandırdınız. En çok haz aldığınız alan hangisi oldu?
Windsurf. Ben hayatıma sporla başladım. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okurken Fenerbahçe’nin sporcusuydum ve hiç tanınmıyordum. Spor yarışlarında olduğu gibi güzellik yarışmasında da ülkemi temsil etmek istedim çünkü Türk kadınının dünyadaki imajının çok iyi olmadığını düşünüyordum. Yoksa güzelliğimi kanıtlamak gibi bir derdim yoktu. Temsilen uygun olduğumu düşündüm ve yarışmada ikinci oldum. Eskiden güzellik yarışmaları daha da etkiliydi. Yarışmadan sonra medya dünyasının kapıları açıldı. Sağlık ve spor programları yaptım. Program sunuculuğuna yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Bir ödül törenini sunarken heyecanlanabiliyorum ama televizyon programında, canlı yayın da olsa kendimi çok rahat hissediyorum. Oyunculuk ise ilginç bir deneyimdi. Usta oyuncularla aynı projelerde yer aldım. Başka bir dünyayı keşfettim, keyif aldım ama oyunculuk benim işim değildi. Sadece kendime yakın bir karakteri canlandırabiliyorum. O da çok değişik bir duygu ama daha çok televizyonu ve canlı yayını sevdiğimi söyleyebilirim.
2014 yılında kızınız dünyaya geldi. Galiba anne olduktan sonra yarışmalara eskisi kadar önem vermediniz?
Yarışmayı çok seviyorum. Hala yarışmaya devam ediyorum. Artık birinci olamıyorum çünkü çok fazla emek harcamıyorum, suda eskisi kadar kalmıyorum, kara antrenmanını yapamıyorum. Dünya turunu eskisi kadar takip edemiyorum. Sonuçta her şeyin bir karşılığı var. Eskiden yaptığım gibi aylarca yurtdışında kalıp, antrenmanlara katılamıyorum. Yarışlara birinci olacağım hırsıyla katılmıyorum. Baskı olmadığı için daha çok eğleniyorum. Ancak yine de belli olmaz. Biraz daha fazla emekle yeniden üst sıralara çıkabilirim. Çok büyük bir tecrübem var çünkü. Şimdilik onu hak edecek bir çalışma yapmıyorum. Onun yerine akademiye, çocukların antrenmanlarına yoğunlaşıyorum. Çocukların okulu olduğu için yurtdışına gitme şansları yok. Hafta sonları onlara akademiyi açıyoruz.
Çağla Kubat Windsurf Akademi’nin sizin için çok önemli olduğunu ve birçok milli sporcu çıkardığınızı biliyorum. Akademide nasıl bir eğitim programı uyguluyorsunuz?
Windsurf Milli Genç takımımızın yarısı bizim akademimizin sporcusu. Bu konuya yaz kış demeden çok ciddi şekilde yoğunlaşıyoruz. Yaz kamplarına katılan çocuklar arasında seçmeler yapıyoruz. Doğru bulduğumuz, ilerlemesi gerektiğini düşündüğümüz ve bu spora emek harcayabilecek çocuklar arasında bir takım oluşturuyoruz. Ana takımımızı bu şekilde genişletip, milli sporcular çıkartıyoruz. Bunun dışında yarışlar, farklı etkinlikler düzenleyip çocukları motive ediyoruz. 25-26 Ağustos’ta Alaçatı’da Koruncuk Korumaya Muhtaç Çocuklar Vakfı yararına 3’üncü sörf festivali düzenlenecek. Koruncuk Vakfı ile çok yakın çalışmalar içinde olmaya çalışıyorum. Bunun dışında sosyal sorumluluk anlamında çocuklara çevreye duyarlılık aşılamaya çalışıyoruz. Doğa Koruma Vakfı tarafından ‘plastik yılı’ ilan edildi. Biz de bu konuya çok dikkat ediyoruz. Plastik üretimini ve satışını durdurmaya çalışıyoruz. Öğrencilerimizden mataralarla gelmelerini istiyoruz, ‘matarayla ücretsiz su içeceksiniz, pet şişe isterseniz ücret alacağız’ diyerek çocuklara alışkanlık kazandırmaya gayret ediyoruz. Çöp toplama yarışmaları yapıp, ufak ödüller veriyoruz. Doğa bizim için çok önemli. Çocukların bunun bilincinde yetişmesini istiyoruz.
Son olarak ‘sörf zengin sporudur’ düşüncesine katılıyor musunuz ve bu sporu icra etmek isteyenlere ne söylemek istersiniz?
Windsurf yarış amaçlı yapılırsa pahalı bir spor. Ekipmanlar yurtdışından geliyor, dövizin durumu da ortada. Ama sörf öğrenmek çok pahalı değil. Bunun çok farklı yolları var. Bizim akademimizdeki çocukların hepsi zengin çocuğu değil; hem çalışan hem de sörf yapan sporcularımız var. İstenildikten sonra denizle iletişimin bir yolu bulunuyor diye düşünüyorum. Türkiye’nin pek çok yerinde su sporlarıyla ilgili kulüpler bulmak ve bu spora başlamak mümkün. Ben her çocuğun mutlaka su sporlarıyla tanışmasını, bu keyfi deneyimlemesini istiyorum. Bu kadar güzel deniz imkanlarına sahipken bunu kullanmamız gerekir diye düşünüyorum.
İnanç Zor / Özel haber